Gebelik Psikolojisi

Bir yandan dünyaya bir çocuk getirecek olmanın heyecanı, diğer yandan doğacak çocuğun sağlıklı olup olmadığının kaygıları..... İşte pek çok hamile kadının yaşadığı psikolojik değişiklikler, aynı zamanda yoğun bir stresin oluşumuna da etken olmakta. Kişiden kişiye farklılık gösteren bu dönemdeki psikoloji, bazen ciddi tedavi gerektirebilir.
Aslında keyifli bir süreç olan hamilelik, aynı zamanda kişiye göre stresli bir dönem olarak da geçebilir. Kararsızlıkla beraber artan strese karşı verilen tepkiler, kişiden kişiye farklılıklar da gösterebilir. Bazı kadınlar için; neşe, olgunlaşma, kendini gerçekleştirme olarak algılanabilen hamilelik, bazı kadınlar için; endişe, kaygılı bekleyiş, yüklenme duygusu olarakta algılanabilir. Örneğin çoğu kadın için bu stres, bebeğin "sağlıklı" olup olmadığı için yaşanır ve kadın çevresine de bu stresi yansıtmaktadır. Yapılan çalışmalar bu kadınların bebeklerinin diğerlerine göre daha fazla strese maruz kaldığının ve riskli gebelik yaşama oranlarını arttırdıklarını göstermektedir. Gebelikle birlikte başlayan plânlar, özellikle doğuma yaklaştıkça; doğacak çocuğun bakımına, yaşam değişikliklerine ve doğum sonrası olacak değişikliklere doğru kayar.

Gebelik ve Depresyon

Yapılan çalışmalar, kötü bir hamilelik geçiren kadınların, diğer hamilelik geçiren kadınlara göre iki kat daha fazla, doğum sonrası depresyon geçirmeye müsait olduklarını göstermektedir. Eğer anne adayının hamilelikten önce geçirdiği depresyon gibi psikiyatrik bir hastalığı mevcut ise, hamilelik dönemi boyunca dikkatle izlenmesi gerekmektedir. Özellikle önceden geçirilmiş manik-depresif gibi psikiyatrik bozukluk dönemleri çok önemlidir. Bu kadınlar, hamilelik döneminde oluşacak değişimlere karşı daha duyarlı oldukları için başka kadınlara göre çok daha fazla zorlanırlar. Aslında hamilelik doğal bir stres olarak değerlendirilmelidir.

Doğum Sonrası Psikolojisi

Doğumdan sonra aşağıdaki psikolojik durumlar yaşanabilir:

• Kadının kendi annesiyle yaşadığı özdeşleşme,
• Annelik rolünü benimsemesi,
• Cinselliğe ilişkin değer yargıları,
• Eşin tutumu gözden geçirilmelidir.

Gebeliğin son aylarında görülen içe kapanma sonrasında, kişinin tekrar eski düzenine ulaşması zaman almaktadır. Burada doğan çocukla özdeşleşmede önemli bir unsurdur. Lohusalığın ilk haftalarında daralmış yaşantılardan, ilginin tekrar eski çevresine dönüldüğü görülebilmektedir. Bu süreçte oluşan problemler, tıbbi açıdan tedavi gerektiren durumlar yaratabilir. Örneğin düşük, ölü doğum gibi durumlara tepkiler, yas şeklinde görülmekte; kızgınlık, uykusuzluk, suçluluk hisleri doğurabilmektedir. Eğer böyle bir durum var ise, intihar riski açısından yakın takip önemlidir. Ardından gelişen tepki ise, "her şeyin boş olduğu" düşüncesi, huzursuzluk ve depresif yanıt şeklinde görülmektedir. Sonuç olarak hamilelik, doğal bir yaşam stresi olarak değerlendirilmelidir. Bu döneme ait beklentilerdeki olumsuzluk ve sosyal psikolojik durumdaki değişimler, hamileliğin gidişatını etkiler. Bu nedenle ilk dönemden başlayarak, hamile çifti beraber değerlendirmeye almak, konu hakkında bilgi ve beklentilerini, annelik ve babalık rollerine ait düşünce ve tutumlarını değerlendirebilmek var olan eksiklikleri giderebilmek ve en önemlisi psikolojik desteğin verilmesi, kişide oluşan negatif beklentileri indirip, hamileliğin doğal gelişimsel boyutunun yaşanmasına ve iyi geçmesine yardımcı olacaktır.